TARİHÇESİ

    BU BÖLÜMDEKİ YAZILARIN BAŞLIKLARI:
A. KUYUDÜZÜ KÖYÜ TARİHÇESİ
B. GÖLYAKA TARİHÇESİ
C. DÜZCE TARİHÇESİ
   ----------------------------------------------------        
      A.KUYUDÜZÜ KÖYÜ TARİHÇESİ:(Araştıran yazar Cemil Şener-Emekli Öğretmen)

Kuyudüzü Köyü’nün kuruluşu 1880’li yıllara dayanır. Hatuköy'e bağlı bir mahalle idi. 1907 yılında ayrılarak köy oldu. 1928 yılında "Kuyudüzü köyü" adını aldı.

O yıllarda, köyün kurulduğu arazi  tamamen ormanmış.

Daha eskiden bazı küçük açık alanlarda belki yerleşim olabilir. Köyün kuzeyindeki Yemişlik tepesinin eteğinde  Kuyuyanı diye bilinen hafif çukurumsu yerde sazlık bir alanın kıyısında Cılbız Kuyusu (Ciniviz-Ceneviz Kuyusu) denilen bir kuyu bulunmakta idi. Bu kuyunun yapılışını bilen yaşlımız yok. Tarihi kalıntı diyebileceğimiz bu kuyunun etrafında eski yıllarda yerleşip yaşayan ailelerin bulunduğu düşünülebilir. 1960’lı yıllarda köy içindeki tarlalarda çift sürülürken kiremit ve bileki taşlarına rastlanıyordu. Bundan, sülaleler yerleşmeden önce tek tük yerleşiklerin bulunduğu anlamı çıkarılabilir mi bilemem. 

Çevre köylerde yerleşimin daha eski yıllara dayandığı biliniyor. Yaptığım incelemelerden ve yaşlılarımızın anlattıklarından bazı sonuçlara ulaşabildim.

 

1880’li yıllarda Terzi İsmaillerin deresi dediğimiz yerde iki hane Giresunlu varmış. Sonraki yıllarda bu aileler yanlarına akrabalarını getirmişler. Ormanda makta kesimi yaparak, hızar biçerek, birkaç hayvan yetiştirerek geçinirlermiş.

Kuyudüzünün yerleşim alanında ve kilometrelerce yakınlarında önemli su kaynağı yok. Bilinen su kaynakları şunlardır: Terzi İsmail'in deredeki su, Olukyanı suyu, Kusu'nun suyu, Kara Osmanların suyu, Yörüklerin suyu.Yörüklerin suyunun akarı iyi. Fakat diğerlerinin çok az suları var. İlk yerleşen haneler bu suların yakınına ev yapmış. Böylece Giresunlu göçmen sayısı 1885 yıllarında altı yedi hane kadar olmuş. Köyün kurucusu diyebileceğimiz bu ailelerden şu an köyde nesli devam eden sülale yok.

Araştırmalarımda ulaştığım bilgiye göre Giresunlulardan Taflancıoğlu Molla Mustafa (1277-1935) Olukyanı mevkiine yerleşmiş. İlk yerleşikler oldukları için çok fazla arazi ve ormanı sahiplenmişler. Giresunlulardan Taflancıoğlu Mustafa, Kocasağır (Sağır İsmail) ve Aşçı Ali, Hacı Ali ile yakınları köyün ilk yerleşikleri ve kurucuları sayılır. Giresunlulardan sonra köye ilk yerleşen aile Trabzon ili Şalpazarı ilçesi Turalı uşağı köyünden Şüküroğlu sülalesinden Hüseyin oğlu Molla Ali'dir.

Giresunluların bir kısmı zamanla köyden ayrılıp Hendek taraflarına gitmişler. Arazilerini Havrular, Çıtlular ve Şinelular almış. Tufan Usta'nın akıbeti ile ilgili bir bilgiye ulaşamadım. 

Koca Sağır (Sağır İsmail) samanlığında çıkan yangında tek oğlunu kaybetmiş. Bir müddet sonra karısı ölmüş yalnız ve yaşlı olan Koca Sağır kendisine bakacak olan kişiye arazilerini vereceğini söylemiş. ŞirinAlioğlu Arif'in oğlu Cemal Şirin, Kocasağır'ı ölünceye kadar bakmış. Koca Sağır’ın nesli devam etmiyor. Arazilerini Cemal Şirine bırakmış. Bir tarlasını da Köy tüzel kişiliğine bağışlamış. Yıllar sonra köylü bu araziyi satmış. Parası ile Keçiağılı köyünün oradan ovadan 10 dönüm  tarlayı " köy tarlası " olarak satın almışlar. 

1975’li yıllarda Mustafa Çalışkan’ın muhtarlığı döneminde bu tarla satıldı. O zamanki yasalar gereği köylere elektrik vermek için devlet bir miktar peşin para alıyordu. Satılan köy tarlasının parası bu iş için kullanıldı ve 1976 yılında köy elektriğe kavuştu. 

Molla Ali (1846-1911) Guşguş (Yıldıztepe köyünde) imam olarak görev yapıyormuş. Ailesi yanında değilmiş. Kuyudüzü’ne Giresunluların yanına gezmeye gelmiş. Birlikte etrafı gezmişler. Halen köyün merkezi olan Kıran mahallenin kurulu bulunduğu alan o zamanlar ormanmış. Buralara güzel köy olur diye düşünmüş ve karar kılmışlar. Aradan zaman geçmiş Molla Ali memleketine dönüp mal varlığını satmış. Eşini ve  büyük oğlu Molla İbrahim’i yanına alarak 1890’lı yıllarda Kuyudüzü’ne gelmiş. Kıranda açma açmış ev yapmış. 1900 yılının başlarında tekrar memlekete gidip diğer oğlu Hüseyin’i, Şüküroğlu Mustafa’yı, Kırcıoğullarını yanına alarak Kuyudüzüne yeni bir göç taşımış. Yaya olarak birkaç ay süren, çoluk çocuk hayvan ve eşyalarla yapılan bu yolculuk sonunda, göç kervanındaki on altı hane Bolu Sığırlık köyüne ulaşmış. Bu aileler, Bolu Bakacak köyü ile Sakarya’nın Hendek ilçesi arasında değişik yerlere yerleşe yerleşe birbirinden ayrılmış. Aynı kervandaki İsmailcioğlu Tufanlar, Şüküroğulları, Kırcıoğullarının bir bölümü Kuyudüzüne yerleşmiş. Bu bilgiler ışığında, Şüküroğlu Molla Ali'yi köyün kurucuları arasında saymak gerekir. Giresun ve Trabzondan başlayan bu göç olayı 1940’lı yıllara kadar devam etmiş. Köye erken yerleşen sülaleleri şöyle sıralayabiliriz: Şüküroğulları ** İsmailcioğlu Tufanlar ** Kırcıoğulları ** Çolular ** Şinalular ** Çobanular ** Kısacıkoğulları ** Çıtlakoğlu Karaosmanlar ** Kepelular. 

Diğer sülalelerin göçü ve yerleşimi 1908 yıllarından sonradır. Köyde nüfus kalabalıklaştıkça zaten az olan pınar suları yetmez olmuş. Şineluların bulunduğu düzlükte iki tane kuyu, sırganlık deresi kıyısında bir kuyu ve kuyu yanında bir kuyu açarak su ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlar. İşte bu kuyular nedeni ile köyün adına KUYUDÜZÜ denilmiş. 

1910 yıllarında köylü toplantı yapmış ve "yeterince kalabalık olduk köye başka göç sokmayalım" diye kararlaştırmışlar. Fakat bu karar uzun sürmemiş. Göçler gelmeye devam etmiş. Bir yandan da köye gelen sülalelerin bir kısmı bir müddet kaldıktan sonra başka köy ve illere tersine göç etmiş. Tersine göç, ekonomik nedenlerle olmuş. 1960’lı yıllarda Almanya’ya işçi gitmeye başladı. 1970 yılından sonra da başta İstanbul olmak üzere İzmit ve Adapazarı’na köyümüzden yoğun göç yaşandı. 2005 yılından sonra şehirlerde geçim sıkıntısı arttı. Düzce, sanayide teşvik kapsamına alınınca organize sanayi bölgelerine ve ilçelere bazı küçük ölçekli fabrikacıklar kurulmaya başladı. Büyük şehirlerde geçimi zorlaşan bazı köylülerimiz son yıllarda köye dönüp bu atölyelerde iş bulup asgari ücretin yarısı kadar paralara çalışmaya başladılar. Emekli olanlar da geri dönmeye başladı. Önümüzdeki yıllarda köye dönüşlerin artacağını şimdiden söyleyebilirim. 

25 Mart 2007’de yapılan halk oylamasında Kuyudüzü seçmeni Gölyaka ilçesine mahalle olmayı %96 oy oranı ile kabul etti.  İçişleri Bakanlğının 30.01.2008 Tarihli yazısı ile, KUYUDÜZÜ KÖYÜ'nün  resmen Gölyaka İlçesinin mahallesi olması onaylanıp yürürlüğe konuldu.

KÖYÜN MUHTARLARI:

Muhtarın Adı, soyadı :           Sülalesi, Baba adı:                           Görev yaptığı dönem: 

*Molla İbrahim Akgümüş - Şükürulardan Molla Ali oğlu.   ---------  ilk muhtarımız

*Havru

*Mehmet Ali Şengül - Şinelular sülalesinden Salih oğlu.

*Mehmet Ali Çiçek - Kusular sülalesinden Salih oğlu.

*Yusuf Şirin - Şinelular sülalesinden Yakup oğlu.

*Abdullah Şirin - Şinelular sülalesinden Yakup oğlu

*Kamil Albayrak  - Devrişular sülalesinden Kâmil oğlu. --------- --------- :  1958 - 1963

*Mustafa Şahin - Hanifegarılardan yetim Ali'nin oğlu.-------  ---- --------  :  1963 - 1968    

*Mustafa Çalışkan (Goca Haydar) -Çıtlaklı Alustanın Mehmet'in oğlu  :  1968 - 1973

*Mehmet Şahin - Hanifegarının Mustafa'nın oğlu. ---------------------------:  1973 - 1999

*İlhan Şengül -Şinelulardan Mustafa oğlu. -------------------------------------:  1999 - 2004

*Mehmet Şahin --------------------------------: 2004 - 29 Mart 2009
                 KUYUDÜZÜ KÖYÜ, GÖLYAKA BELEDİYESİNE MAHALLE OLDUKTAN SONRA GÖREV  YAPAN MAHALLE MUHTARLARI:
                 *Mehmet Şahin -------------------------------:  31.01.2008 - 29 Mart 2009

      

 *Mustafa Akgümüş ---- --------------------  : 29 Mart 2009-30.03.2014
                

                  HALİL DÜZEN ---------------------------------- : 30 Mart 2014- Halen görevine devam ediyor. Köy İhtiyar Heyeti: 1. Yusuf Biçer 2. İlhan Şengül 3. Sabri Eker 4. Ali ceylan

     KUYUDÜZÜ KÖYÜNÜN TARİHİNİ ARAŞTIRIP YAZAN, SÜLALELERLE İLGİLİ BİLGİLERİ TOPLAYIP ARAŞTIRAN VE SOYAĞAÇLARINI YAPAN : CEMİL ŞENER                          

           **************************************************************************************
           ------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kuyudüzü köyünün mahalle olması, Gölyaka Belediyesi Me clis Başkanlığının aldığı 2007 yılı haziran ayı meclis toplantısı kararlarının 5. maddesinde belirtilmiştir.

                                                
          ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------


T.C.
GÖLYAKA BELEDİYESİ
MECLİS BAŞKANLIĞI
2007 YILI HAZİRAN AYI MECLİS TOPLANTISI KARARLARI

Karar tarihi                :   05/06/2007

Karar sayısı               :   2007/06

Birleşim                     :   06

Oturum                       :   1,…8

MADDE                    5:  Başkan- Değerli arkadaşlar gündemimizin beşinci maddesi, Kuyudüzü Köyünün Belediyemize dahil olma isteğinin görüşülmesidir.

            Düzce Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğünün 09/05/2007 tarih ve 1164 sayılı yazısında; Belediyeye katılmak isteyen Kuyudüzü Köyünde yapılan Plebisit sonucunda köy seçmeni belediyeye katılmasıyı kabul ettiğinden, 5393 Sayılı Belediye Kanunun ilgili hükümlerine göre konunun Belediye Meclisinde görüşülüp meclis, köyün katılımını kabul etmesi halinde katılan köyün sınırları belirlenerek mahalle kurulması gerektiği belirtilmektedir.

            Buna göre; Belediyenin ulaşım ve su gibi hizmetlerinden faydalanan ve gelişme alanımızda bulunan ve Belediyemize katılmak isteyen Kuyudüzü Köyünün Belediyemize katılma ile ilgili talebin  5393 Sayılı Kanunun 8. maddesine göre meclisimizce kabul edilip edilmemesinin, kabul edilmesi halinde aynı kanunun 6. maddesine göre,

Güneydoğu Sınırı,

Kuyudüzü Köyü 316, 470, 471, 318, 402, 403, 404, 405, 407, 323, 410, ve 411 nolu parsellerin güney sınırını takiben, Kalıcı Konutlar 101 ve 102 nolu adaların kuzey sınırından, Kuyudüzü Köyü 473, 474, 475, 476, 477, 478, 333, 336, 337, 338 ve 339 nolu parsellerin doğu sınırına, Kuyudüzü Köyü 345 nolu parselin güney ve doğu, 344 nolu parselin doğu sınırından  Yazıpınar Mahallesi ve Kuyudüzü Köyü  kadastro sınırı boyunca Yatak Deresini takiben,Taşlı Tepenin 60 m batısından devam ederek Şeytan Deresiyle birleştiği yer.

Kuzey Sınırı,

Batı sınırının bittiği yerden başlayarak eski at yolunu takiben Sebahattin Gönül’ e ait 19 nolu parselin batısı ve kuzeyinden Onbaşıoğlu Deresini takiben Onbaşıoğlu Deresinin Holoğlu Deresine birleştiği yerden, doğu istikametine, Yatak Tepesinin 300 m kuzeyinden Meşelik mevkiini doğuya takiple Şeytan Deresine birleştiği yer.

Batı Sınırı,              

Meşelik Tepesinin batısındaki Kuyudüzü Köyü-Yıldıztepe Köyü-Zekeriya Köyü yol ayrımından 350 m batısına doğru gidilerek kuzey yönünde hareketle at yoluna birleştiği yer.
               Güney Sınırı,

Güneydoğu sınırının başladığı Kuyudüzü Köyü 316 nolu parselden başlayarak batıya hareketle Kuyudüzü Köyü-Hata Mahalle-Yazlık Köyü yol kavşağının kuzeyinden geçerek, Büyükdüz ve Meşelik Tepelerinin güney eteklerinden geçerek batı sınırına birleşen nokta.

Sınırlarından olmak üzere, aynı kanunun 9. maddesine göre “Kuyudüzü Mahallesi” adı ile yeni bir mahalle kurulmasını görüşlerinize sunuyorum-dedi.

Yapılan görüşmeler neticesinde Kuyudüzü Köyünün Belediyemizin birçok hizmetinden yararlandığı ve gelişme alanında olduğu bu nedenle Belediyeye katılmasının faydalı olacağı belirtildi ve maddenin oylamasına geçildi.

Ad okunmak suretiyle yapılan açık oylamada Kuyudüzü Köyünün Belediyeye katılması ve burada mahalle kurulması oy birliği ile kabul edildi 
                              ---------------------------------          -------------------------------------- 
                            D. GÖLYAKA TARİHÇESİ:

İlçenin, tarih öncesi insan yaşantısına dair kesin delil ve kalıntılar bulunmamasına rağmen, sahip olduğu coğrafi konumu ve tabiatı itibariyle ilkçağlardan itibaren insan yaşamına ve yerleşmesine uygun bir yöre olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gölyaka ve çevresinin geçirmiş olduğu tarihi evreler olarak;

Gölyaka’yı içine alan toprakların ilk sahipleri Proto Hititleri’dir. M.Ö. 5000 yıllarında Anadolu Trakyası olarak bahsedilen bu topraklarda bir çok yerleşim merkezi oluşturmuşlardır. Bitinya olarak adlandırılan Bursa, İzmit ve Bolu toprakları arasında kalan Bölgenin Hititlerce M.Ö. 1800-2000 tarihleri arasında iskan edildiği, Hititlerin zayıflamasıyla birlikte M.Ö. 1200’lerde Firiklerin, M.Ö. 7 nci yüzyıldan itibaren Lidyalıların egemenliğine girdiği ve bundan sonra sırasıyla Romalılar ve Bizans İmparatorluklarının topraklarına katıldığı sanılmaktadır.

Büyük Selçuklular tarafından batıya doğru sevk dilen göçebe Türk Boyları II. yy.da Marmara ve Ege kıyılarına yayılmasıyla 1078’li yıllarda da Bolu ve civarına ilk Türkmen yerleşimleri olmuş ve buralara yerleşerek hayata geçmişlerse de Haçlı Seferleri sırasında bölge tekrar Bizans egemenliğine girmiş ancak 1320 ‘li yıllara kadar süren Türkleşme hareketleri sonunda 1337’de Orhan Bey’in İzmit’i almasıyla Bölgede güçlü bir Osmanlı hakimiyeti ile karşılaşılmış ve 15 nci yüzyılda Yıldırım Beyazıt zamanında tüm kuzeybatı Anadolu Osmanlı egemenliğine girmiştir.

Birinci Dünya savaşı öncesi ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğunca kaybedilen Osmanlı otoritesinin sarsıldığı bölgelerden ve 1877 – 1878 Türk-Rus Savaşının ardından Bolu ve civarına özellikle Bölgeye Kafkasya’dan, Doğu Karadeniz Bölgesinden, Balkanlardan, Akdeniz Bölgesinden, Kuzey Irak’tan 5 ana grupta büyük göçler olmuştur.

İlçe İmamlar Köyü iken 1955 yılında Düzce’ye bağlı nahiye(bucak) olmuş ve 1962 yılında, yakınında bulunan gölden dolayı adı Gölyaka olarak değiştirilmiştir. 1967 yılında Gölyaka'da belediye teşkilatı kurulmuştur.  İlk Belediye Başkanı seçimi ile belediye meclisi üyelerinin seçimi 17 Eylül 1967 yılında yapılmıştır. Gölyaka, Düzce İlçesine bağlı bucak merkezi iken 1987 yılında çıkarılan 3392 sayılı Yasa ile o tarihte bulunan 19 köyü ile birlikte Bolu İline bağlı Gölyaka İlçesi olmuş ve 1988 yılının Temmuz ayından itibaren resmen faaliyete geçmiştir. Ancak Düzce’nin 1999 yılı içinde Bolu İlinden ayrılarak 190 Sayılı Kanunda yapılan değişiklik ve Bakanlar Kurulunun Kararı ile 03 Aralık 1999 müstakil İl olmasıyla Gölyaka İlçesi de Bolu İlinden ayrılarak Düzce İline bağlanmıştır.( Gölyak tarihi bölümü, Gölyaka belediyesi web sitesinden alınmıştır.)


             E. DÜZCE TARİHÇESİ:

Düzce'nin tarihi 14. yy'dan daha gerisine dayanmamaktadır. Ancak Düzce’nin 8 km kuzeyinde yeralan Konuralp kasabasının tarihi MÖ 3. yy' a kadar dayanmaktadır. Konuralp'in mevcut arkeolojik eserlerden saptandığı kadarıyla zengin bir tarihi vardır. Konuralp M.Ö. 74 yılına kadar Bilecik, Bolu, Kocaeli ve Sakarya şehirlerini kaplayan bir alanda hakimiyet süren BITHYNIA Devleti'nin önemli şehirlerinden birisiydi ve adıda 'Prusias Pros Hypios (Melen Kenarındaki Prusias)'dı. M.Ö. yılında, kısa bir süre Pontus istilasına uğrayan şehir, aynı yıl Roma hakimiyetine girdi.

Roma devrinde şehir Latin kültürünün tesiri altında kaldı, adıda ' Prusias ad Hypium' olarak değişti. Roma devrinde şehirde Hıristiyanlık hakimiyeti hüküm sürdü. 395'de Roma İmparatorluğu ikiye bölününce şehir Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde kaldı.

Osman Gazi'nin komutanlarından Konuralp Bey, Düzce ve çevresini Osmanlı topraklarına katma emrini aldı. Bunun üzerine 1321-1323 yılları arasında bu yöredeki Bizans tekfurları ile yaptığı savaş sonunda DÜZBAZAR (Düzce Ovası)’ı ve Bizans Prusias'ını fethetti.

Düzce'nin ilk yöneticileri Konuralp Bey, Sungur Bey, Şemsi ve Gündüz Alp'tir.

14.yy.dan itibaren bu bölgeye Konuralp ili ve kısaca 'Konrapa' denmiştir. Konrapa Bolu'nun fethinden sonra, Bolu Sancağına bağlı bir nahiye haline geldi.

16.yy.ın ikinci yarısında Düzce kalabalık köyler tarafından 'pazar' mahali olarak seçilmiş ve o yüzdende ova ortasındaki köye 'Düzce Pazarı ' denilmiştir.

Düzce; Osmanlı İmparatorluğu döneminde donanmanın kereste gereksinimini karşılamada önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca İstanbul'u, Sivas ve Erzurum'a bağlayan yolun üzerinde olması Düzce'nin önemini arttırmıştır.

18. ve 19. yy.da Düzce ayanların kontrolü altında yaşamıştır.    

Düzce'nin ilk yöneticileri Konuralp Bey, Sungur Bey, Şemsi ve Gündüz Alp'tir.

14.yy.dan itibaren bu bölgeye Konuralp ili ve kısaca 'Konrapa' denmiştir. Konrapa Bolu'nun fethinden sonra, Bolu Sancağına bağlı bir nahiye haline geldi.

16.yy.ın ikinci yarısında Düzce kalabalık köyler tarafından 'pazar' mahali olarak seçilmiş ve o yüzdende ova ortasındaki köye 'Düzce Pazarı ' denilmiştir.

Düzce; Osmanlı İmparatorluğu döneminde donanmanın kereste gereksinimini karşılamada önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca İstanbul'u, Sivas ve Erzurum'a bağlayan yolun üzerinde olması Düzce'nin önemini arttırmıştır.

18. ve 19. yy.da Düzce ayanların kontrolü altında yaşamıştır.

Abdüllaziz ve Abdülmecit döneminde, Kafkasya'dan, Doğu Karadeniz'den, Doğu Anadolu'dan ve Rumeli'den gelen göçmenler Düzce'nin nüfusunun artmasında ve şehrin büyümesinde önemli rol oynamışlardır. Hükümet yeni gelenlere ücretsiz toprak sağlamıştır. Düzce'ye göç eden Türkler; Çerkez, Abhaz, Laz, Gürcü, Ordulu, Hemşinli, Batumlu, Hopalı, Tatar, Boşnak, Arnavut ve Bulgaristanlı…gibi geldikleri yerlerin isimleri ile anılmışlardır.

Düzce'nin arzetmeye başladığı ticari önem karşısında Rum ve Ermenilerinde şehre yerleşmesiyle birlikte renkli bir sosyal yapı ortaya çıkmıştır.

2. Abdülhamit döneminde Düzce'ye bağlı 137 köy vardı ve 6618 hane ile 36.088 nüfus yaşıyordu.

1869 yılına kadar Düzce nahiye olarak Göynük'e bağlıydı. 1870 yılında kaza oldu ve Kastamonu vilayetinin Bolu Sancağı'na bağlandı.

Düzce'de yaşayan Abhazların ileri gelenlerinden Elbuz Bey ailesinden Behice Hanım saraya giderek 2. Abdulhamit'le evlendi.

1915 yılında hükümetin emriyle Düzce'deki Ermeni Mahallesi (İcadiye Mahallesi) boşaltıldı.

30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Fransız askerleri komşu kazalara kadar çıkartma yaptılar. Bu dönemde Bulgaristan göçmeni Nuri Bey, Düzce Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurdu.

Milli Mücadele döneminde Düzce'de haraketli askeri ve siyasi gelişmeler yaşandı.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Düzce ilçesi Bolu vilayetine bağlandı. Düzce'nin ilk Kaymakamı Midhad Kemal Bey'dir.

Cumhuriyet dönemi boyunca, Düzce sanayi ve ticari alanda sürekli bir gelişme ve büyüme yaşadı. Düzce’nin güçlü ekonomik yapısının yanında sosyal faaaliyetler alanında sürekli bir hareketlilik yaşanmaktadır. Bu özellikleri itibariyle Düzce tarih sayfasına 1950’den itibaren “İL” olarak geçme isteğinde bulunmuştur.

Düzce 1944 Düzce Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967 Adapazarı Depremi ve 17 Ağustos Körfez Depremlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. 12 Kasım Düzce Depremi ise şehri yerle bir etmiştir.

Deprem yaralarının daha kolay ve hızlı sarılabilmesi amacıyla Bakanlar Kurulu kararınca Düzce “Türkiye’nin 81. İLİ” olmuştur. ( Düzce tarihi bölümü, Gölyaka belediyesi web sitesinden alınmıştır.)