Haber İçeriği
| Haber Başlığı | : Trabzon, Giresun, Görele, Çavuşlu, Şalpazarı, Vakfıkebir ...den Selam Getirdim. |
| Haber Kategorisi | : Genel |
GİRESUN-TRABZON-RİZE
DOĞU KARADENİZİ (imkânı olup da) GÖRMEYEN ÇOK ŞEY KAYBEDİYOR
(Önemli Not: Bu gezi ile ilgili fotoğraflar sitemizde “Galeri- Diğerleri” bölümünde yayınlandı. Bu fotoğrafları yayınlamaktaki amacımız, ülkemizin Karadeniz bölgesindeki güzellikleri tanıtmaktır. Ayrıca Kuyudüzülülerin göç edip geldiği bazı ilçe ve köyleri internet ortamında görmelerini sağlamaktır. Fotoğrafları çekerken yalnızca kuru bir manzara olmaması için kişilerin bulunmasına özen göstermeye çalıştım. Şahsımla ilgili fotoğrafların çokluğu bu zorunluluk nedeniyledir. Bir müddet sonra şahsımın bulunduğu resimleri azaltacağım. C. Şener)
Giresun, Trabzon, Rize illeri ve bazı ilçelerini kapsayan bir ziyaret yaptım. 28 Haziran-6 Temmuz 2009 tarihleri süresince 9 günlük bu gezi turistik amaçlı değildi.
Kuyudüzü köyü yerleşiklerinin tamamı Trabzon ve Giresun’dandır. Onlarca yıl önce, geçim zorluğu ve seferberlikteki Rus işgalinden kaçıp gelmişler Düzce’ye.
Dedelerimizin geldiği vatanı göreyim istedim. Buralarda yaşayan kökenimizle, akrabalarla, Karadeniz insanıyla köylerinde evlerinde tanışıp görüşmek, tanıdığım dostlarla da hasret gidermek esas amacımdı.
Görele’de Mehmet Seyhan ve yakınlarıyla görüştük, Yeğenli köyünü ve yaylasını gezdirdiler.
ÇAVUŞLU
Deniz kıyısında güzel ve sakin bir belde. İbrahim Durmuş, İHL Müdürü Hasan Durmuş, Çavuşlu belediye eski başkanı Fahri Şirin, Yakup ve Halil Şirin ile tanıştık. Fahri başkan ve Yakup ile birlikte Beyli(Bizim burada Beğeli derler) köyünü gezdik. Böyük nenem Şinelu Ayşe’nin babası Yakup dedemizin göç edip geldiği bu köyü hep merak ederdim.
Zıva deresi ve uzakta zıva köyleri Gülef, vadiler arasında yamaçlarda görünüyor.
Fahri başkanın yapılmasına önderlik ettiği yat limanı çok hoş. Limanın kenarındaki şehir parkında içtiğimiz çay dinlendirici oldu. Çavuşlu pidesi, Çavuşlu ekmeği ise lezzetiyle ünlü.
Espiye’de Zeki Aksar’ın konuğu idik.
Vakfıkebir’de Galip Şeref bey bizi misafir ettiler. Akçaabat-Düzköy güzergahından devam ederek birlikte Trabzon yaylalarının o muhteşem duruşunu gördük, memleket havasını soluduk. Düzköy yaylasında Haçkalı obasında bulunan Haçkalı Hacı Mustafa Baba türbesini ve türbenin bitişiğindeki camii ziyaret ettik. Buraya yurdun çeşitli yerlerinden ziyaret için gelenler olduğunu gördük. Trabzon emekli müftüsü Zeki hocamızla burada karşılaşıp tanıştık. Müftü Zeki hoca, Haçkalı Baba’nın Atatürkle birlikte savaşlara katıldığını, halk arasında Evliyaullahtan bir zat olarak tanındığını anlattılar.
Buralarda gezdiğimiz yaylalar içinde BEYPINARI yaylası ilgimi çekti. Vakfıkebirlilerin, Tonyalıların, Maçkalı ve Gümüşhanelilerin ortaklaşa kullandıkları bu yayla, zamanında merkezi bir yer olup pazarların kurulduğu yayla imiş. Zamanla önemi azalmış. 4 yıldır Haziran ayında burayı tanıtım amaçlı yayla şenlikleri düzenleniyor. 1700 m. rakımı olan Beypınarı’ndaki yaylada konaklama yerleri, lokantalar, kahvehane, bakkallar, camii gibi umumun yararlanabileceği hizmetler var. Beypınarı yaylacılarının derneği, ağaçlandırma çalışmalarına başlamış. Bir güzel bitkiyi sordum “lahanidze” dediler. Çok güzel yemeği oluyormuş. Yemeklerinden Yalaş, Mıhlama ve Akçaabat köftenin tadına baktık.
Galip bey, Seferberlikte savaşan Rus topçularının mermisinin yaylanın yol kenarlarında açtığı çukurları gösterdi. Beypınarı’ndan ayrıldık.Tonya yönünden akşam üzeri dönüşe başladık. Kaçkar dağlarının büyüleyici güzelliği, yaylaların cana yakın insanları ve esnafı yavaş yavaş gerilerde kalmaya başladı. Dağların başında bir gelip bir kaybolan sis, uzaklarda Sisdağı’nın uzanışı, vadilerdeki çimenlerde yayla çiçekleri, kekik kokuları, yemyeşil uzayıp giden ormanlar…Bir yanda akan Fol deresi…Oy liman böyük liman.
ŞALPAZARI
Şalpazarı ve köyleri benim en çok görmeyi istediğim yöre idi. Beşikdüzü’nden yaklaşık 26 km. içeride Şalpazarı. Saklı bir kent ve o kadar sevecen. Bir vadi boyunca devam eden Ağasar deresinin her iki yamacında köyler sıralanmış. Her yerde çok katlı binalar yapılmış. Buraların festivalleri henüz başlamamış. Yörenin geleneksel giysilerinin dikildiği terziler dükkan açmışlar. İnsanları içten ve cana yakın. Kahvelerinde içilen çayın tadı bir başka enfes.
Merkezde bazı esnaflarla, Turalı uşağı mahallesi ve Üzümözü köyünden insanlarla tanıştık.
Akçiriş (eski adı Çamgeliş ) köyüne gidip Şinelularla tanıştım. Mustafa Şirin amca ve Hüseyin Öztürk ile Çarlaklı köyüne gittik. Çarlaklı’dan olup Trabzon’da merkezde liman kıyısında bürosu olan Hacı Çolak ile tanıştık.Şalpazarı’nın ayrı bir çekiciliği var.
Beşikdüzü Ağaçlı köyünde Hayati Çurak ile görüştük. Kızılağaç köylerini gördüm. Beşikdüzü Kefli köyünden keser ustası Dilsizlerden alışveriş yaptık.
Yaylalardan söz açılmışken Rize’ye değinmeliyim. Rize’de Aydın ve Zeki Taşer kardeşleri tanımak mutluluğunu yaşadık. “Size Ayder Yaylası’nı gezdirelim” diye çok ısrar ettiler. “Sizleri görmek yeterli” dedimse de ev sahibinin dediği oldu, aldı götürdü Aydın. Çamlıhemşin, Fırtına deresi, dere boyunca dizilmiş yöre insanının yaptığı tarihi kemer köprüler, Fırtına vadisi, Ayder Yaylasının güzelliği kelimelerle anlatılamaz.
Sarp sınır kapısına kadar devam eden yolculuğumuz görmeye doyulmaz güzellikleri hafızalarımıza yerleştirdi. Karadeniz insanını yerinde görüp tanımanın mutluluğunu yaşadık.
CEMİL ŞENER
|
|
Yayınlanma Tarihi: 7/18/2009 5:01:02 PM -- Haber bugün: 1, toplamda: 5760 kez okundu..